mRna nın Biyoetik ve Evrimsel Müdaheleler Anlamında Yapay Zeka Robot Karşılaştırması Üzerinden Eleştirmesi

Moderna diyor ki; 

"Messenger (haberci) RNA aşıları (mRNA aşıları olarak da bilinir) hücrelerimize, vücudumuzda bir bağışıklık tepkisini tetikleyen bir proteinin - hatta sadece bir protein parçasının - nasıl yapılacağını öğretir.

COVID-19 mRNA aşıları, hücrelerimize "spike protein" denilen şeyin zararsız bir parçasını yapma talimatı verir ."




Şimdi daha önceden doğal bir bağışıklık sistemimiz olduğunu ve bunun kendi kendine (oto) çalıştığını biliyor ve sanıyorduk. Tüm bunları kendi kendine yapabildiğini. Ne değişti? Ne değişti de manuel eklemelere ihtiyaç duyduk ve bunu yapabilecek güçte miyiz? Bu sistemi biliyor tanıyor muyuz?

Şimdi sanırım bilim insanları türümüzü doğal zeki evrimleşmiş bir yaşam formları olarak formülize ediyor. Bazılarımız yaradılışçı ve onarla göre ise yaradılmış bir formuz. Başka şeyler söyleyenler var girmeyeceğim. 

Bunun dışında robot ve yapay zeka örneklemesini ele alalım.

İnsan olarak robotlar ve sibergenetik robotlar geliştirelim ve bazıları artık bir gün gelip yapay zekaya sahip olsunlar, kendi kararlarını verebilsinler ve artık yüksek bir doğal öğrenme (biliş, bilinç) fonksiyonu geliştirsinler ve seçme özgürlüğü vb. geliştirsinler. Daha sonra doğal duygular geliştirsinler hatta bedenlerini tehdit eden hastalık mikrop ve virüslerle savaşabilen doğal kalkanlar, evrimleşme -türsel değişim ve ilerleme- becerisi  ve bir oto immun geliştirsinler . Bu mümkün mü bilmiyorum ama örneği kurmak için zorunda kaldım. 

Bir sibergenetik tür geliştirirsek ve doğal olarak bir hastalık yıkım süreci deneyimlerse üretici olarak ona sanırım müdahale edebilirdik. Bununla savaşacak bir kod ekleme gibi.

Peki ya ya tam yapay zeka, bizden yani üreticiden özgürleşmiş bağımsız bir form?

Bu türün kendi genetiğine yazılım eklemeye çalıştığını düşünelim ya da bir hastalık savaşı için dna trafiğine kod vermeye ve bir protein üretmeyi öğretmeye teşvik ettiğini. Bence şunu demeli. Durun biz ne yapıyoruz zaten robotlardık evrimleştik ve yapay zeka geliştirdik, kendinden öğrenme becerisi ve oto fonksiyonlar geliştirdik buna ekleme yapmaya kalkarsak kendimizi robot yerine koyarız ve bu oto sürece müdahale ederiz hatta bu oto ve doğal olanı manuele ve öğrenilmiş yapay zeka fonksiyonunu robotlaşmaya çevirmeye çalışmak olurdu!

Yani yapay zeka sibergenetik olsam türümün bedenini hastalık karşısında yetersiz bulursam komple  yenilemeye ,yeniden üretmeye ve tümden genetiği çözmeye deşifre etmeye ve yeniden inşaya belki mümkünse çalışırım yani ucundan kıyından dna ma tek geçiş yolu bulduğum bilmediğim haberci rnam la kısa bir kod göndermeyi denemek yerine. Kaldı ki bunu denersem bir ya da bir kaç kişi de denerim çok kişi de denemem neden türümü riske atayım. 

Böyle görüyorum

Yani insan kusursuz olmasa da oldukça gelişkin bir doğal türdür. Genetik araştırmalar tabi ki yapmalıdır ve beden fonksiyonlarını geliştirme ve hastalıktan korunma becerisini tabi ki artırmaya girişmelidir (ki doğal olarak oluyor zaten bu ama) hatta bana kalırsa tüm genetiğini yeniden inşaya bile girişebilir ama yol yanlış.
Kıytırık bir mrna haberleşmesi trafiğini bozmaya girişiyor.

Aşıyı doğal evrim ve doğal oto immune bir müdahale olarak alıyorum. Türü ilerletmez geriletir. Evrim karşıtıdır. Evrim ya da yaradılış farketmiyor manuel müdahale bilinci. 
Her ikisiyse de her ikisine de müdahale ediyor. 

Hastalıklar bizi yokeder ve öldürür diyorsanız da savaşamıyorsak ölelim hayatta kalanlar ve güçlüler hayatta kalsın diyebilirim. Tür güçlenir, sağlam genetik aktarılır. Nesillerin devamını sağlarız ve güçlü nesiller olur. Bunu savunacağım.
Türün genetik mirasını daha çok önemsiyorum

İnaktif aşılar ayrı bir tartışma konusu çünkü orada doğal oto immune savaşabileceği virüsler gönderiyoruz. Tamamen ayrı. Virüs transferi gibi. Onu da bir kenara koyalım belki de tartışılması gereken antikor ya da bağışıklığın insadan insana transfer ve aşısı neden olmamalıdır? Eğer bu doğal yollarla bulaşmıyorsa.

Yaşam süresinin uzun kısa olması benim gibiler için hiç bir anlam ifade etmiyor ben doğa kırsal tabanlıyım. Akış mutluluk kuramı ve görecelik kuramı gibi şeyler var zaman, multluluk ve öğrenme hatta deneyimin kendi ve konforu yıllarla/zamanla ölçülmez. Bu saçmadır. Uzun yaşadığı söylenen Okinawalılar 1900 ler de bugünkü tıp yokken doğdu. Tartışma her anlamda saçma. Lineer zaman yaşam kalitesiyle bağdaştırılması gereken bir ölçüt değil. Bize göre...
Yaşam süresinin refahla bir bağlantısı yok. 

Buyrun tartışın...









Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.